Tesla ve Türkiye’de Elektrikli Araçların Geleceği: 2053 Karbon Sıfır Hedefi

tesla türkiye - tesla.ninja
tesla türkiye - tesla.ninja

Türkiye, 2053 yılı için net sıfır karbon (karbon nötr) hedefini resmi olarak benimsemiş durumda. Bu hedef doğrultusunda ulaşım sektörünün elektrikli araçlara (EV) geçişi kritik bir önem taşıyor. Ortalama araç kullanım süresinin yaklaşık 14 yıl olduğu göz önüne alındığında, en geç 2039 yılı itibarıyla satılan tüm yeni araçların elektrikli olması gerektiği ortaya çıkıyor. Aksi halde, 2053’te hala fosil yakıtlı araçların yollarda olması karbon nötr hedefine ulaşmayı zorlaştıracaktır. Peki Türkiye, güncel politika ve pazar koşullarıyla bu dönüşümü başarabilecek mi?

2053 Net Karbon Sıfır Hedefi ve 2039 Eşiği: Neden Her Yeni Araç Elektrikli Olmalı?

Türkiye’nin Paris İklim Anlaşması’nı 2021’de onaylayıp 2053 için net sıfır emisyon hedefi ilan etmesi, elektrikli araç devriminin hızlanması gerektiğine işaret ediyor. Ulaşım sektörü, ülkenin karbon ayak izinde önemli pay sahibi; bu nedenle fosil yakıtlı araçlardan çıkış takvimi kritik. Türkiye yollarındaki araçların ortalama yaşı 14 civarında seyrediyor. Bu istatistik, 2053’e kadar tüm içten yanmalı motorlu araçların devreden çıkması için 2039’dan itibaren satılan her yeni aracın sıfır emisyonlu (tam elektrikli) olması gerekeceğini ortaya koyuyor. Zira 2039’da satılan bir aracın yaklaşık 14 yıl kullanım sonrası 2053’te hurdaya ayrılması beklenir.

Bu zaman çizelgesi aslında Avrupa Birliği’nin 2035 hedefleriyle de uyumlu bir çerçeve sunuyor. AB ülkeleri, 2035’ten itibaren benzinli ve dizel motorlu yeni otomobil satışını yasaklama kararı aldı. Türkiye her ne kadar AB üyesi olmasa da 2053 karbon nötr hedefi doğrultusunda benzer bir dönüşümü 2039 gibi en geç bir tarihte gerçekleştirmek durumunda. Aksi takdirde 2053 yılında halen benzin ve dizelle çalışan milyonlarca aracın trafikte olması, net sıfır iddiasını boşa çıkaracaktır.

Elektrikli Araçlarda Vergi (ÖTV) Politikası: Teşvikten Vazgeçiş Mi?

Geçmişte elektrikli araçlar Türkiye’de vergi teşvikleriyle destekleniyordu. Örneğin, 2021 öncesinde motor gücüne bağlı olarak sadece %3 ÖTV oranıyla bile elektrikli otomobil satın almak mümkündü. Ne var ki Şubat 2021’de yayımlanan bir kararname ile elektrikli araç ÖTV oranları sert biçimde artırıldı. 85 kW’a kadar motor gücüne sahip elektrikli otomobillerin ÖTV’si %3’ten %10’a, 85-120 kW arası olanların %7’den %25’e, 120 kW üzerindekilerin ise %15’ten %60’a yükseltildiği açıklandı. Bu artış özellikle yüksek güçlü elektrikli modelleri (örneğin Tesla gibi markaların performanslı araçlarını) ciddi oranda pahalılaştırdı.

2025 Temmuzunda ise bir diğer köklü değişiklik yapıldı. Resmi Gazete’de yayımlanan düzenlemeyle elektrikli otomobillerde en düşük ÖTV oranı %10’dan %25’e çıkarıldı. Yeni ÖTV matrah dilimleriyle birlikte, 160 kW altı motor gücüne sahip ve vergisiz fiyatı 1,65 milyon TL altındaki tüm elektrikli modeller %25 ÖTV’ye tabi hale geldi. Daha yüksek fiyat ve güçteki EV’ler için %55, %65, %75 gibi çok daha yüksek vergi oranları belirlendi. Özetle, birkaç yıl içinde elektrikli araçlar için uygulanan ÖTV %3’ten önce %10’a, sonrasında kademeli olarak %25 ve üzerine çıktı. Bir başka deyişle, Türkiye elektrikli araç vergilendirmesinde teşvik edici düşük oranlar döneminden, oldukça yüksek vergili bir döneme geçmiş durumda.

Bu vergi politikası değişimi, elektrikli araçların fiyat avantajını önemli ölçüde azalttı. Birçok ülkede hükümetler EV geçişini hızlandırmak için vergi indirimleri, teşvikler sunarken Türkiye’de tam tersi yönde bir artış dikkat çekiyor. Devletin, artan otomobil talebi ve bütçe geliri ihtiyaçları nedeniyle ÖTV’yi yükselttiği düşünülse de, uzun vadeli karbon nötr hedefiyle bu adımlar çelişiyor mu? Sorusunu akıllara getiriyor. Yüksek ÖTV, elektrikli araçların yaygınlaşmasını yavaşlatarak 2039 hedefini riske atabilir. Özellikle fiyat duyarlılığı yüksek tüketiciler için daha yüksek vergili elektrikli modeller yerine ikinci el fosil yakıtlı araçlar veya hibritlere yönelme gibi sonuçlar doğabilir. Bu nedenle, vergi politikasının ulaşımın elektriklenmesi hedefiyle uyumlu hale getirilmesi kritik görünüyor.

Türkiye Elektrikli Araç Pazarı: Büyüme Rekorları ve Mevcut Durum

Türkiye’de elektrikli araç pazarı son iki yılda adeta patlama yaptı. 2022 yılında sadece 7.540 adet olan elektrikli araç satışı, 2023 yılında 68.700 adede ulaşarak 8 kattan fazla artış gösterdi. 2023’te satılan araçların %10’u elektrikliydi; oysa bu oran 2022’de sadece %1,1 düzeyindeydi. Bu rekor artış, Türkiye’yi Avrupa’da elektrikli araç penetrasyonu en hızlı yükselen pazarlardan biri haline getirdi. 2023 sonu itibarıyla Türkiye yollarındaki toplam elektrikli araç sayısı (stok) yaklaşık 82 bin olarak hesaplandı.

Bu hızlı büyüme 2024 ve 2025’te de devam ediyor. Resmi verilere göre 2024 yılının tamamında yaklaşık 100 bin elektrikli araç satışı gerçekleştiği bildirildi ve pazar payı çift haneli seviyelere yerleşti. 2025’in ilk 5 ayında ise elektrikli otomobil satışları 59.848 adet ile toplam pazarın %15,2’sini oluşturdu. Yani 2025’te neredeyse her 6 yeni binek araçtan 1’i elektrikli hale gelmiş durumda. Bu ivme korunursa, içten yanmalı araç satışlarının önümüzdeki yıllarda hızla gerileyeceğini öngörebiliriz.

Elektrikli araç pazarında model çeşitliliği de artıyor. İlk başta lüks segmentte birkaç modelle sınırlı olan EV seçenekleri, artık hemen her segmentte mevcut. Yerli ve yabancı üreticiler Türkiye’ye yeni modeller sunuyor: Renault Megane E-Tech, MG4, BMW i4, Mercedes EQ serisi, Hyundai Kona EV, BYD Atto 3 gibi modeller son dönemde piyasaya girdi. Bu çeşitlilik, farklı bütçe ve ihtiyaçlara uygun elektrikli otomobil bulmayı kolaylaştırdı.

Şarj altyapısı da büyüyen pazara ayak uydurmaya çalışıyor. Özellikle 2022’de çıkarılan yeni EPDK yönetmeliğiyle özel sektör şarj istasyonu yatırımları hız kazandı. Nisan 2025 itibarıyla Türkiye genelinde ~29.500 şarj soketi bulunduğu belirtiliyor. İstasyon sayısı ise 11.949’a ulaştı; bunun 3.000’den fazlası İstanbul’da, 1.300’ü Ankara’da, 786’sı Antalya’da kurulmuş durumda. Büyük şehirler ve turizm bölgeleri şarj altyapısının en yoğun olduğu yerler olarak öne çıkıyor. Mevcut durumda her 7-8 elektrikli araca 1 şarj soketi düşüyor ki bu fena sayılmayan bir oran. Yine de, 2030’lara giderken milyonlarca EV’nin yollara çıkacağı düşünüldüğünde daha yaygın ve hızlı şarj istasyonlarına yatırımın sürmesi şart.

Türkiye hükümeti de elektrikli araç dönüşümüne yönelik bazı hedefler belirlemiş durumda. 2023 sonunda açıklanan “2053 Uzun Vadeli İklim Stratejisi” kapsamında, 2035’e kadar Türkiye’de elektrikli araç sayısının 4,2 milyona ulaşması ve bu araçların %75’inin yerli üretim olması planlanıyor. Henüz 2023 sonunda 82 bin civarı olan elektrikli araç parkını 4,2 milyona çıkarmak çok iddialı bir hedef ve yıllık satışların her yıl katlanarak artmasını gerektiriyor. Bu da ancak tutarlı teşvik politikaları, güçlü yerli üretim kapasitesi ve uygun fiyatlı model seçenekleri ile mümkün olabilir.

Tesla’nın Türkiye Pazarındaki Rolü ve Etkisi

Bir Tesla Model 3 elektrikli otomobil, fuar alanında sergilenirken. Tesla, güçlü marka algısı ve performansıyla Türkiye pazarında elektrikli araç dönüşümünün lokomotiflerinden biri haline geldi.

Tesla, küresel elektrikli araç devriminin öncüsü olarak Türkiye’de de özel bir konuma sahip. Şirket, Nisan 2023’te Türkiye pazarına resmi girişini yaptı ve ilk olarak Model Y satışa sunuldu. Tesla’nın dünyada yakaladığı başarı, Türk tüketiciler arasında da büyük bir heyecan yarattı. Marka bilinirliğinin yüksek oluşu, geniş oto pilot ve yazılım kabiliyetleri, uzun menzil sunabilen güçlü bataryaları ve Supercharger şarj ağı yatırımları, Tesla’yı kısa sürede Türkiye’de en popüler elektrikli otomobil markalarından biri haline getirdi.

2023 yılının ikinci yarısından itibaren Tesla Model Y teslimatları hızlandı ve trafikte Tesla’lar gözle görülür biçimde artmaya başladı. Bu ilginin sonuçları 2025 yılında iyice belirginleşti. Ağustos 2025’te Tesla, Türkiye’de tek modelle inanılmaz bir satış başarısına imza attı. Otomotiv Distribütörleri ve Mobilite Derneği (ODMD) verilerine göre, sadece Model Y satışları Ağustos ayında 8.730 adede ulaşarak o ay Türkiye’nin en çok satan otomobili oldu. Bu performans, Tesla’nın Avrupa genelinde aynı ay ulaştığı satış rakamına (8.837 adet) neredeyse eşitti. Yani Tesla, tek bir modelle sadece Türkiye pazarından tüm Avrupa kadar satış çıkararak rekor kırdı. Bu sayede Tesla, 2023’ün ilk 8 ayında Türkiye elektrikli otomobil pazarında lider durumda olan yerli marka Togg’u geride bırakarak zirveye yerleşti.

Tesla’nın bu başarısında, 2025 başlarında yaptığı agresif fiyat indirimleri de rol oynadı. Model Y’nin fiyatı ÖTV artışı öncesi dönemlerde nispeten rekabetçi seviyelere çekilince, talep adeta patladı. Birçok tüketici, gerek menzil ve teknoloji avantajları gerek ikinci el değerinin yüksek olacağı beklentisiyle Tesla’yı tercih etti. Ağustos 2025 sonu itibarıyla Tesla Model Y, toplamda 25.756 adetlik yıl içi satışla Türkiye’de en çok satılan 4. otomobil modeli konumuna yükseldi (sadece elektrikli değil, tüm otomobiller içinde 4. sırada). Bu, elektrikli bir model için büyük bir dönüm noktasıdır ve Türk otomotiv tarihinde bir ilk olarak değerlendirilebilir.

Tesla, aynı zamanda şarj altyapısına yaptığı yatırımlarla da pazarı hareketlendirdi. 2023’ten itibaren İstanbul, Ankara, İzmir, Bolu gibi stratejik noktalarda Tesla Supercharger istasyonları açılmaya başlandı. 2025 sonuna kadar Tesla, Türkiye genelinde 10 ayrı Supercharger lokasyonu ve 80 hızlı şarj ünitesi kurma hedefini duyurdu. Tesla’nın şarj ağı, yalnızca Tesla sahiplerine değil, bazı lokasyonlarda diğer marka elektrikli araç kullanıcılarına da (ücret karşılığı) açılarak ülkedeki genel şarj altyapısına katkı sağlıyor. Bu yatırımlar, rekabetçi yerli şarj ağı operatörleri (Trugo, ZES, Eşarj vb.) arasında da bir ivmelenme yarattı. Sonuçta kazanan, şarj imkanlarının yaygınlaşmasıyla elektrikli araç kullanıcıları oluyor.

Özetle, Tesla Türkiye’de elektrikli dönüşümün lokomotifi rolünü üstlenmiş durumda. Marka, hem tüketici talebini artırarak pazarın büyümesine katkı sağlıyor hem de kullanıcı deneyimini iyileştirici ekosistem yatırımlarıyla sektöre yön veriyor. Tesla’nın başarısı, Türk tüketicisinin uygun şartlar oluştuğunda elektrikli araçlara büyük bir hevesle yöneleceğinin de somut kanıtı niteliğinde.

Yerli Elektrikli Otomobil TOGG ve Diğer Oyuncular

Türkiye’nin yerli elektrikli otomobili Togg T10X modelinden oluşan bir filo, Cumhuriyet’in 100. yılı kutlamalarında sergi sürüşü yaparken. 2023’te satışa sunulan Togg, Türkiye’nin elektrikli araç geleceğinde önemli bir yer tutuyor.

Türkiye’nin elektrikli araç hamlesinde yerli marka TOGG ayrı bir başlık açmayı hak ediyor. Togg (Türkiye’nin Otomobili Girişim Grubu), uzun yıllar sonra Türkiye’nin otomotiv sektörüne kazandırdığı ilk özgün marka olarak 2023 yılında ilk modeli T10X’i piyasaya sürdü. C-SUV sınıfındaki bu tamamen elektrikli model, 2023 Mart ayından itibaren kademeli olarak teslim edilmeye başlandı ve Türk halkından yoğun ilgi gördü. 2023 yılı sonunda Togg T10X satışları 20 bin adede ulaşarak büyük bir başarı elde etti. Bu rakam, 2023’te Türkiye’de satılan tüm elektrikli otomobillerin neredeyse üçte birine denk geliyor. IEA’nın Küresel Elektrikli Araç Görünümü raporuna göre Togg T10X, 2023’te dünya çapında en çok satılan dördüncü elektrikli model olarak bile listelendi. Henüz ilk yılında elde edilen bu başarı, Togg’un hem Türkiye’de hem uluslararası arenada dikkat çekmesini sağladı.

Togg’un başarısının arkasında birkaç önemli etken var: Yerli üretim olması nedeniyle halkın projeye sahip çıkması, devlet kurumlarının ve filo müşterilerinin tercihen Togg’u satın alması, geniş iç hacim ve ileri teknoloji özellikleri sunması, ve başlangıçta ÖTV avantajıyla görece rekabetçi bir fiyatla çıkması. Nitekim Togg T10X, 160 kW motor gücü ve yerli üretim statüsüyle %10’luk en düşük ÖTV diliminden fiyatlandırılmış ve bu da talebi artırmıştı. Ancak Temmuz 2025’teki düzenlemeyle Togg’un da içinde bulunduğu bu dilim %25’e yükselince fiyatları etkilendi. Yine de, Togg fiyat/performans dengesi ve yerli marka algısıyla bireysel tüketicilerin yanı sıra kamu kurumlarının da gözdesi olmaya devam ediyor.

Togg dışında, yerleşik otomotiv markaları da elektrikli modellerini Türkiye’ye getirmeye başladı. Özellikle Renault, Toyota, Mercedes-Benz, BMW, Audi, Volkswagen, Hyundai, Kia, Peugeot gibi firmalar 2023-2024’te yeni elektrikli modellerin lansmanlarını yaptı. Ayrıca MG, Skywell, BYD, Tesla gibi sonradan pazara giren markalar da pastadan pay alıyor. Rekabetin kızışması, tüketiciler için daha fazla seçenek ve çeşitli fiyat aralıkları anlamına geliyor. Örneğin, 2023 sonunda Türkiye’de 1 milyon TL altında fiyat etiketine sahip elektrikli otomobiller bulunabiliyorken (Renault Zoe, Citroen Ami gibi), lüks segmentte 5-10 milyon TL’yi bulan yüksek performanslı EV’ler de mevcut. Bu çeşitlilik, elektrikli araç dönüşümünün toplumun daha geniş kesimlerine yayılması açısından olumlu.

Yerli üretim ve yatırım cephesinde de hareketlilik söz konusu. Togg fabrikası tam kapasiteye ulaştığında yılda 175 bin adet üretim hedefliyor ve farklı gövde tiplerinde yeni modeller (sedan, hatchback) geliştiriliyor. Bunun yanı sıra Ford Otosan, Kocaeli fabrikalarında elektrikli ticari araç üretimine başladı (E-Transit gibi modeller). Oyak-Renault ve Tofaş gibi büyük üreticiler de halihazırda Türkiye’de içten yanmalı araçlarla birlikte hibrit/elektrikli model üretimine hazırlanıyor. Bu yatırımlar, Türkiye’nin hem iç pazarı doyurmak hem de bölgesel EV ihracat üssü olmak istediğini gösteriyor. 2053 hedefi için sadece araçları elektriklendirmek yetmez; aynı zamanda yerli üretim oranını artırmak da stratejik bir amaç. Bu sayede ithalat kaynaklı yüksek fiyatlar ve cari açık riski azaltılabilir, elektrikli araçlar daha ulaşılabilir hale gelebilir.

tesla türkiye - tesla.ninja
tesla türkiye – tesla.ninja

ÖTV Artışı ve 2039 Hedefi: Çelişki ve Çözüm Önerileri

Elektrikli araç satışlarındaki parlak tabloya rağmen, ÖTV artışları ile 2053 hedefi arasındaki çelişki göz ardı edilemez. Devlet, bir yandan 2053’te karbon nötr Türkiye vizyonunu dile getirip 2035-2040 aralığında tüm araçların elektrikli olmasını isterken, diğer yandan elektrikli otomobillerin önündeki ekonomik engelleri artıran bir vergi politikasına yöneldi. Yükselen ÖTV oranları, kısa vadede bütçe gelirlerini artırsa da uzun vadede elektrikli araçların yaygınlaşmasını yavaşlatabilir. Yüksek vergiler nedeniyle EV fiyatları yükseldikçe, pek çok tüketici elektrikli yerine daha ucuz ikinci el benzinli/dizel otomobillere yönelebilir veya mevcut aracını değiştirmeyi erteleyebilir. Nitekim NTV’nin haberine göre artan fiyatlar ve vergiler, Türkiye’de araç elde tutma süresini uzatarak araç parkını yaşlandırıyor. Bu trend, karbon emisyonlarını azaltma çabalarına da ters etki yapacaktır.

Peki çözüm ne? İlk akla gelen, politika yapıcıların elektrikli araçları teşvik edici önlemleri yeniden gündeme alması. Bunlar arasında:

  • ÖTV oranlarının yeniden gözden geçirilmesi: Özellikle orta ve alt segment elektrikli modeller için vergi indirimleri veya matrah desteği sağlanabilir. Örneğin belli bir fiyatın altındaki EV’ler için ÖTV’yi %10 seviyesine çekmek, bu araçların geniş kitlelere ulaşmasını kolaylaştırır. Şu an %25 ÖTV ile satılan birçok model, eski düzenlemede %10 ile alınabiliyordu; bu fark birkaç yüz bin TL’ye varan fiyat artışları demek.
  • KDV, MTV ve diğer vergilerde avantajlar: Hâlihazırda elektrikli araçlar Motorlu Taşıtlar Vergisi (MTV) açısından bir miktar avantajlı (daha düşük motor gücü kategorileri sayesinde) olsa da, bu avantaj net değil. Belirli bir süre için elektrikli otomobilleri MTV’den muaf tutmak veya sembolik bir rakama indirmek düşünülebilir. Benzer şekilde, şirketlerin elektrikli araç yatırımlarına vergi kredileri, belediyelerin EV kullanıcılarına ücretsiz park veya HOV şeridi ayrıcalıkları gibi yan teşvikler de talebi olumlu etkiler.
  • Şarj altyapısı yatırımlarının hızlandırılması: Her ne kadar şarj istasyonu sayısı hızla artsa da, özellikle apartmanlarda, işyerlerinde ev tipi ve iş tipi şarj imkânlarının yaygınlaşması gerekiyor. Devlet, şarj istasyonu kurulumlarında bürokratik süreçleri kolaylaştırarak ve belki doğrudan sübvansiyon vererek bu süreci destekleyebilir. Ayrıca, elektrik tarifelerinde EV kullanıcılarına özel indirimli tarife uygulamaları (gece ucuz tarife gibi) benimsenebilir.
  • Farkındalık ve dönüşüm programları: Halkın elektrikli araçlara dair endişelerini gidermek için bilinçlendirme kampanyaları yapılmalı. Menzil kaygısı, batarya ömrü, ikinci el değeri gibi konularda tüketicinin aklındaki soru işaretlerini giderecek şeffaf bilgilendirmeler önemli. Ayrıca eski araçların trafikten çekilmesi için hurda teşvik programları genişletilebilir. Örneğin 20 yaş üstü bir aracı hurdaya çıkarıp elektrikli araç alanlara nakit teşvik veya ÖTV muafiyeti verilebilir. Bu, araç parkının gençleşmesini ve emisyonların hızlı düşmesini sağlayacaktır.
  • Yerli üretimin desteklenmesi: Togg ve benzeri yerli girişimlerin rekabet gücünü koruması için gerek vergi gerek Ar-Ge teşvikleri sunulmalı. Örneğin, tamamen Türkiye’de üretilen elektrikli araçların ÖTV’sinde ekstra indirimler yapılabilir. Bu sayede hem tüketici daha uygun fiyata ulaşır hem de yerli üretici avantaj kazanır. Uzun vadede batarya hücresi üretimi gibi kritik teknolojilere yatırım yaparak maliyetlerin düşürülmesi de stratejik önem taşıyor.

Sonuç olarak, Türkiye’nin elektrikli araç yol haritası, hedefler ile uygulamalar arasında tutarlılık sağlanırsa başarıya ulaşabilir. 2053 net sıfır hedefi, otomotivde devrimsel bir dönüşümü zorunlu kılıyor. Eldeki veriler, Türk halkının elektrikli otomobillere karşı oldukça ilgili ve hazır olduğunu gösteriyor – zira uygun koşullar oluştuğunda satışlar rekor kırıyor, Tesla örneğinde olduğu gibi. Önemli olan, bu dönüşümü sürdürülebilir kılacak politika çerçevesini doğru oluşturmak.

Sonuç: Elektromobiliteye Giden Yolda Denge ve İstikrar Şart

Türkiye, elektrikli araçlar çağının eşiğinde hızlı adımlar atıyor. Bir yanda 2053 karbon nötr hedefi, diğer yanda rekor büyüyen bir elektrikli araç pazarı var. Tesla gibi küresel oyuncuların güçlü girişi ve Togg gibi yerli atılımlar sayesinde, elektrikli araçlar artık niş bir pazar olmaktan çıkıp otomotiv dünyasının merkezine yerleşiyor. 2030’lara doğru içten yanmalı araçların devrini kapatmak gerçekçi bir ihtimal haline geliyor. Ancak bu sürecin başarıyla yönetilmesi, istikrarlı ve vizyoner politikalara bağlı.

Şu anki tablo, bir yandan umut verici diğer yandan endişe verici sinyaller taşıyor. Umut verici çünkü hem tüketici talebi yüksek hem de teknoloji hızla gelişiyor; Türkiye’de EV satışları şimdiden %15 pazar payını geçti, şarj altyapısı on binlerce noktaya ulaştı. Endişe verici çünkü vergi artışları gibi ani politika değişiklikleri sektörün önünü görebilmesini zorlaştırıyor ve hedeflerle çelişen mesajlar veriyor.

Karbon nötr bir gelecek için ulaşımın elektriklenmesi şartsa, bu amaca hizmet eden her adım (teşvikler, altyapı, yerli üretim) kararlılıkla atılmalı. Türkiye, 2035’te yeni fosil araç satışını yasaklayan Avrupa’ya yakın bir zaman diliminde bu dönüşümü tamamlama potansiyeline sahip. Gerek teknolojik dönüşüm becerisi gerek pazar dinamikleri bunu mümkün kılıyor. Yeter ki uzun vadeli hedeflere uygun, tutarlı bir yol haritası çizilsin.

Son tahlilde, Tesla’nın rekor satışları veya Togg’un gurur veren yükselişi bizlere gösteriyor ki gelecek elektrikli. Bu geleceğe yön vermek ve 2053 hedefini bir başarı hikayesine dönüştürmek ise bugün alınacak akılcı kararlar ve yatırımlarla mümkün olacak. Türkiye, doğru adımlarla hem sürdürülebilir bir çevreye katkı sağlayabilir hem de yeni teknolojilerin üreticisi ve kullanıcısi olarak dünya otomotiv arenasında güçlü bir konuma erişebilir. Elektrikli araç yolculuğunda rotayı sağlam tutmak, hepimizin kazanımıyla sonuçlanacak bir yeşil dönüşüm hikayesini yazmamızı sağlayacaktır.

Kaynaklar:

  • Mustafa Metin (@mimmusmet) – Twitter paylaşımı (2039’dan itibaren tüm araç satışlarının elektrikli olması gereği hakkındaki yorumlar).
  • ODMD & Basın – Türkiye’nin Paris Anlaşması sonrası 2053 net sıfır hedefi açıklaması: odmd.org.tr
  • NTV Haber – Türkiye’de araç parkı yaş ortalaması ve kullanım süreleri: ntv.com.tr
  • Reuters – Türkiye’de elektrikli araç ÖTV oranlarının 2021 yılında %3-15 aralığından %10-60 aralığına yükseltilmesi haberi: reuters.com
  • Resmi Gazete / Paraanaliz – Temmuz 2025’te yürürlüğe giren yeni ÖTV düzenlemesi ve elektrikli araçlarda taban oranın %25’e çıkarılması: paraanaliz.com
  • Anadolu Ajansı (AA) – 2023 yılında Türkiye’de elektrikli araç satışlarının 8 kat artarak 68,700 adede ulaşması ve pazar payının %10’a çıkması aa.com.tr
  • Anadolu Ajansı (AA) – 2023 sonu itibarıyla Türkiye’de toplam elektrikli araç parkı, Togg satış rakamları ve küresel başarı notu: aa.com.tr
  • Sözcü – Ağustos 2025’te Tesla Model Y’nin 8.730 adetle Türkiye’de en çok satan otomobil olması ve Tesla’nın Togg’u geçerek liderliği alması: sozcu.com.tr
  • Anadolu Ajansı (AA) – AB’nin 2035 itibarıyla benzinli/dizel yeni araç satışını yasaklama kararı: aa.com.tr
  • İSO Yeşil Blog – Türkiye’nin uzun vadeli iklim stratejisinde 2035’e kadar 4,2 milyon elektrikli araç hedefi: isoyesilblog.com
  • Anadolu Ajansı (AA) – Haziran 2025 itibarıyla Türkiye’de şarj istasyonu ve soket sayılarının durumu: aa.com.tr
Önceki

Tesla, Ağustos 2025 İthal Binek ve Elektrikli Araç Lideri Oldu

Yorum Ekle

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir